6 Kasım 2009 Cuma

Kedili Hayat

İnsanın 30 küsür yaşına kadar kedisi olmayıp birden evinde oraya buraya koşan ekmek torbalarını tırtıklayan oturduğunda hemen kucağına zıplayan bir kedisi olması biraz zor tabii. İnsan alışkanlıklarından ne kadar da çabuk sıyrılabiliyor aslında, arada sevgi olunca... Tırmıklasa ısırsa da onunla yaşamayı öğrendim sanırım. Üstteki resim gece maratonun başlamadan önce. Hatun kişi tam biz yatacağımız zaman tüm evi koşarak tavaf etmek gibi bir alışkanlığa sahip :)) Ama görüldüğü gibi "beni sevin" modundayken o kadar sakin ve mayışık ki...


İşte evdeki iki sevimli velet...Birlikte çok güzel oynarlar ama Mıncır ikide bir bal kabağımın mantarlarını alıp kaçıyor. "Mıncıy sana alma dedim onları" dese de o pusuya yatıp en uygun anda ya oynadıklarını ya da yere düşürdüklerini kapıp sürüklüyor.
Bir kaç gündür gündüz uykusunu kuzeni Artur için feda eden kuzunun akşama doğru sızıp kalması çok da şaşılacak bir şey değil... Tabii bal kabağı uyumayınca Mıncır'a da rahat yok :)) Yani günlerdir çektiğini bir kendisi bilir. Fırsat bulmuşken o da evin sükunetinden faydalanıyor.
Poz veren kedicik çünkü oğlum Caillou seyrediyor ve gözü dünyayı görmüyor:)))
Ya şu Mıncır'ığa bak ya...nasıl koymuş kafasını. Her ne kadar Ege'nin sevgi gösterisiyle eziyet arası mıncıklamalarından bıkıp bazen kaçacak delik arasa da yine gelip sokuluyor işte böyle.

4 yorum:

Unknown dedi ki...

adini kim koymus acaba?:)

Çelebi dedi ki...

Bunun için özel bir yazı yazacağım şimdilik bu bir sır :)

Adsız dedi ki...

canım ya çok tatlılar... feyzie....

dRy dedi ki...

yaaaaaaaa binaaaaaaay yerim ben bunLarı yaaaaaaaa