31 Mart 2011 Perşembe

Aşk nasıl tarif edilir ya da sevdiğinin güzelliği?



Yüz yaşında ruhban görse gerdanının ağını
İncili suya bırakır vaz gelir hacdan geçer

Hep söylerim, türküler olmasa hayat nasıl olurdu? Sanırım çook yavan...

Sazın teline her vuruşta beni benden alıp götüren nameler, ciltler devirmiş alimlerin aklına dahi gelmeyecek sözleri gönlümüze akıtan ozanlar...

Buradan vasiyetimdir, ben ölünce mezarımın başında kimse ağlamasın, bas bas bağırarak türkü söylesinler (Anneannem gibi konuştum, o da sık sık ben ölürsem.... diye başlar, yaş almanın ve uzaklarda olmanın ekstraları... )

Sakın depresyonda olduğumu zannetmeyin aksine gayet iyi durumdayım bu yazdığım sadece ara ara içimden akanlar :))






28 Mart 2011 Pazartesi

Bir Büyük Ustanın Şiir Köprüsü

Söz: Nazım Hikmet
Müzik: Davud Tuhmanov
Seslendiren: Sofia Rotaru
Yıl: 1979

Dünyayı Verelim Çocuklara

Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
Allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
Oynasınlar türküler söyleyerek yıldızların arasında
Dünyayı verelim çocuklara
Kocaman bir elma gibi verelim,
Sıcacık bir ekmek somunu gibi
Hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
Bir günlük de olsa dünya,öğrensin arkadaşlığı
Çocuklar alacak dünyayı elimizden,
Ölümsüz ağaçlar dikecekler.....

Bu haber buradaki işadamlarının çabalarıyla çıkan KOMPAS-Pusula dergisinde yayınlanan bir haberdi. O kadar hoşuma gitti ki şiir... Dergiye ulaşamayanlar da okusunlar diye şiirin Rusçadan çevrilen az bir kısmını ve şarkı halini (1979 da yılın şarkısı olmayı kıl payı kaçırmış ve seslendiren de Sovyet döneminin divası olan bir hatun kişi) burada paylaşmayı uygun buldum.

Kompas dergisinin bu haberin yer aldığı sayısının linkini bulamadım ancak,
Bahar 2010 sayısını buradan
Sonbahar 2010 sayısını buradan (yakın zamanda yeni sayıyı buradan yayınlar sanırım)


ягоды (Küçük sulu meyveler) -2-

Брусника(brusnika): Türkçede karşılığı yok (azerice mercangile) (ing.cowberry)


Fotoğraf: http://nar-sredstva.ru
Faydaları:
  1. Bir çok organik asid içerir.
  2. C vitamini, provitamin A (beta keratin olarak), B vitamini (B1, B2, B3) içerir.
  3. Potasyum,magnezyum, kalsiyum ve fosfor içerir.
  4. İdrar yolları enfeksiyonlarına oluşumunu engelleyen doğal kimyasallar barındırır.
  5. Ayrıca çekirdeği Omega-3 yağ asitleri açısından zengindir.

Клюква (klukva): keçi yemişi ya da kırmızı yaban mersini (ing. cranberry)

Faydaları:
  1. Yüksek oranda C vitamini içerir.
  2. İdrar yolla enfeksiyonlarını önler.
Mevsimine göre tüm pazar tezgahlarında yerlerini alırlar bu meyveler... Alırken nasıl hazırlanır diye sorarsanız sanırım değişik tarifler vereceklerdir. En basit haliyle tatlı olanları sadece rondodan geçirip keklerin üzerinde kullanabilirsiniz, diğerlerini de şekerle tadlandırarak şurup şeklinde içebilirsiniz. Not: Bu yazıyı yazdıktan sonra bulduğum şu linke de bir tıklayın derim. Faydalı bir sitedir kendileri :))

26 Mart 2011 Cumartesi

ягоды (Küçük sulu meyveler) -1-


Çilek, ahududu, böğürtlen filan çok severim, buraya geldikten sonra bunların envayi çeşidinin olduğunu görmeye başlayınca çok sevindim. Sağolsun kayınvalidem ve görümcem de bu konuda alıp getirerek dağarcığımı genişlettiler. Burada tanışıp sevdiklerimden bazılarını paylaşmak istiyorum, şimdilik 2 tanesini yazıyorum, devamı var....


         Облепиха (ablipiha): Yalancı iğde, çıçırgan ya da yer iğdesi, (ing. sea-buckthorns)

Faydaları:
  • Meyveleri karbonhidrat, protein, organik ve aminoasitler bakımından zengindir.
  • Meyvesinde C vitamini, çilek, kivi, portakal, domates, havuç ve alıçtan daha yüksek düzeyde bulunmaktadır.
  • Yağı aynı zamanda ağız, rektum ve vaginal salgıları ile, radyasyon zararı, yanıklar, gastrik ülserler, deri egzamaları gibi rahatsızlıklara iyi geldiği belirtilmektedir.
Not: Görümcem bunu şekerle karıştırıp çekirdekleriyle birlikte makineden geçirdi. Reçelden biraz suluca olan bu karışım çayla süper oluyor!!  
Черника (çernika): Yaban mersini, (ing. bilberry or whortleberry)

Faydaları:
  • Göz yorgunluğu, miyopluk, katarakt, şeker hastalığından kaynaklanan görme bozuklukları, gece körlüğü iyileştircidir.
  • Gece görüşünü artırıcıdır, retinayı güçlendirir, kamaşma,kılcal damar çatlamalarını önleyici ve tavuk karası hastalığının ilerlemesini yavaşlatıcıdır.
  • Kabızlık, bulantı, mide krampları, ülser önleyicidir.
  • Kan şekerini düşürücüdür.
Not: Reçeli, keki, suyu her şeyi çok güzel bu yaban mersininin... Buraya gelemden önce hiç yememiştim :(( Oğlum çok seviyor!!

Kaynak: Latincelerini ve faydalarının bir kısmını Wikipedia aracılığıyla buldum.

25 Mart 2011 Cuma

AHH bu Rusların kabalığı AHHH...

Bizlerin yabancılara karşı olan normalden daha fazla ilgi ve yardımseverliğini düşününce burada karşılaştıklarım ve yaşadıklarım beni çıldırtıyor. Nasıl olur, nasıl bu kadar kayıtsız ve öküz olabilirler demekten kendimi alamıyorum.

Ben bir keresinde gaflette bulunup gideceğim yerin haritasını çıkarmadım (ben gidebilirm buraya, haritaya bakınca çok basit dediydim bir önceki akşam :)))) Neyse oğlumu da alıp bir saat tren yolu, bir 10 dakikalıkta metro yolundan sonra  metro çıkışında ne tarafa gideceğimi şaşırdım!! Haritayı gözümde canlandırdığım kadarıyla yürümeye başladım ama bir yerden kadar sonrası tık!! Kala kaldım, bizim velette su koyvermeye başladı, zırlıyor. Tabi önce telefon hakkımı kullanıp eşimi aradım, o tarif ediyor etmesine ama ben de onu anlayacak yön duygusu yok. Son çare olarak artık yol sormam gerektiğine karar verdim. Sonucunda karşılaştıklarım;

  1. Yanımdan öylece geçenler
  2. Sadece acıyarak bakanlar
  3. Uğraşmayıp bilmiyorum diyip uzaklaşanlar
  4. Yolunu kaybetmiş ve bana yol soran 2 Özbek kadın (kelin merhemi olsa kendine sürer)
Arkadaşlar, sadece bir tek amca bana yardım etmeye çalıştı, bana sorduğum adrese yakın belirli bir yer (müze,anıt vs.) var mı diye sordu; tabii ki bilmediğim için yardım edemedi. (Bu arada da bal kabağım arabasında zırıl zırıl ağlayıp 'hadi gidelim' diye bağırıyordu )

Oğlumla birlikte ben de zırlamaya başladım, şöyle bir 5 dk. yağmur altında zırıldadıktan sonra tıpış tıpış eve döndük :() Ne güzel bir Pazar günüydü :))

Bakın Türkiye'deki Ruslarında hoşuna giden şeylerden biri neymiş: Adres sorulduğunda Türklerin yardımcı olmasıymış.

http://www.sabah.com.tr/fotohaber/yasam/turkiyede_yasamak_icin_37_neden?tc=38&albumId=18675&page=1

Daha geçen gün yaşadığım bir olayı da aktarmadan edemiyeceğim. Nüfusu epeyce yaşlı olan Rusya'da çalışanların yaş ortalamsı epeyce yüksektir herhalde. Aslında yaşlıları çok severim ve çok da iyi anlaşırım ama buraya geldikten sonra kafamda oluşan yaşlı tonton nine imajı sarsılmaya başladı.

Bir nedenden dolayı kan vermem lazım ve saat 11:45. Sıra bize geldi ama emin değiliz tahlil yaptırabilecek miyiz?(bu arada kayınvalidem de benle beraber ki iyiki de o varmış yoksa yine zırlayarak eve dönerdim).Neyse içeriye girdik.Kaşıyla gözü arasındaki 5 cm.yi masmavi boyamış, tüm rimelini kirpiklerine bulaştırmış,olabilecek en gıcık pembe ruju dudaklarına sürmüş, tüm saçını tepesinde topuz yapmış ve suratına da en azgın ifadesini kondurmuş bir babuşka... Saatine baktı: ' 15 dk. sonra yemeğe gidiyorum gidin kasaya parayı ödeyin, 12:30 da gelin', sonrasında sorulan kasa nerde sorusuna lütfedip zorla cevap verdi. 45 dk.bekledik.

İçeriye girdim. 4 ayrı yere adımı yazdı ve dördünde de pasaportu açıp kapadı, açıp kapadı. Verdiğim diğer kağıda bakmadı bile ki onda bizim tahlil sonucumuzu 1 saat içinde almak için para ödediğimiz yazıyordu. Koluma bağladığı lastiği nasıl sıktırdıysa elim buz kesti; hort diye iğneyi batırdı aldı kanı, sonra da kıçını dönüp bir şey yazmaya devam etti ve çık dedi. Tabii o durumda ne zaman alabiliriz sonucu diye sormayı  unuttum, koridora çıktığımda kolumdan kan aklamaya başladı (kuzum beni teselli ediyor bir şey olmaz anne geçecek diye). İçeri tekrar girip sonucu ne zaman alacağız diye sorunca 2 gün sonra dedi sonra da başka hastayla ilgilendi, ben bunu kayınvalideme söyleyince hışımla içeri girdi : ' Size verdiğimiz kağıtta 1 saat sonra teslim yazıyor okumuyor musunuz?, 3 yaşında çocuk aç bilaç  burda bekliyor, nasıl yapıyosunuz işinizi? Tahlili siz götürmüyorsanız verin ben götüreyim!' diye çıkıştı ama teyzede tık yok. Bu arada saat 1 ve saat 2 de laboratuvar kapanıyor. Babuşka odasında çıkıp kan örneklerini teslim edene kadar arkasında gittik!! Bu arada benden sonraki kadının da kolun epeyce kanamıştı!!

Şunu da itiraf etmeliyim elbette herkes böyle değil, mesela bir gün önceki başka hastanedeki hemşire melek gibiydi bir insan ancak bu kadar nazik olabilir . Koluma süreceği alkolün ve hatta yara bandının allerji yapıp yapmadığını dahi sormuştu.

Buna benzer yaşanmış o kadar çok kötü hikaye duydum ki....Sanırım Rusların hizmet sektöründe başarılı olabilmeleri için daha 10 yüz bin fırın ekmek yemeleri gerekecek!!!