20 Nisan 2010 Salı

Rusya'da neleri seviyorum?

1. Eşim, annesi, ablası ve yeğenlerini,

2. Her apartman arasında mutlaka var olan parkları ve parkların olmazsa olmazı kum havuzlarını,

3. Tren ve metroyla ulaşımı kolaylığını,
Buyurun metro haritası:


4. Her biri ayrı güzel adeta müze gibi olan metro istasyonlarını,


5. Alt geçitlerde, metro istasyonlarında, trenlerde kulaklarınızı bayram ettiren melodilerin olmasını,
Bir de şu yazıya bakın... okuyunca çok üzülmüştüm, hele de son paragraf çok acı bir gerçek!

6. Parkların hektarlarca alanda gez gez bitmeyen alanlar olmasını,

7. Baharda parklardaki çiçek şölenini,

8. Ormanların varlığı ve baharla birlikte canlanan doğanın yeşilini,

9. Ormandan toplanan mantar, yaban mersini, böğürtlen, ahududu, yalancı iğde ve daha bir çok şeyin pazarda sana yaşlı babuşkalar ve deduşkalar tarafından satılmasını (istersen sen de gidip toplayabilirsin tabii :)),

10. Apartman sakinlerinin çevre düzenlemesi yapmak ve sokakta oynayan çocuklara hayatı zehir etmek gibi bir hobilerinin olmamasını,

11. Her çocuğun kar ve getirdikleriyle doyasıya kışın tadını çıkarmasını ve eve tıkılıp kalmamasını,

12. Süper barışçıl çizgi filmlerini,

14. Çok lezzetli kefirlerini,
Hatta ben artık kefirle cacık yapıp yiyorum, çok güzel oluyor!! sarımsaksız...

15. Kadınların hayatın her alanda var olmalarını,

16. 8 Mart'ın en büyük bayramlardan biri olmasını(resmi tatil),
Feministlik yapmaya gerek kalmayan bir yer burası çünkü kadın gibi kadın olman için her türlü imkan var :)

17. Ne giyersen giy, ne yaparsan yap asla rahatsız eden bakışlara maruz kalınmamasını,

18. Okulların açılma tarihinin hiç değişmeden hep "1 Eylül"(Bilgi Günü) olmasını, okulların sabah 8de başlayıp öğlen 1de bitmesini,

19. Devlet okullarının hala iyi eğitim veren ve halkın çoğunun(%80) gönderdiği eğitim yuvaları olmasını,

20. Okula servisle gitmek kavramının Türkiye'deki gibi yaygın olmamasını ve bu nedenle kör şafakla trafik işkencesiyle karşılaşmamalarını,
Mahalledeki okula yürüyerek giden veletleri seyretmek çok güzel (inşallah bizimki de karışacak bir gün onlara), bir de ilginç olan şu ki burada okulların ve hastanelerin adı yok numaraları var: 9 nolu okul, 5 nolu hastane gibi...

Bunlar sevdiklerim ahanda bir kaç gün içinde sevmediklerimi yazacağım, tabii her şey güllük gülistanlık değil di mi?

Görseller bazılarını buradan aldım tık, bir kaçı da kendi arşivimden :)

13 Nisan 2010 Salı

Faaliyetteyiz...

MTKO Çocuk Klübündeyiz ve özellikle ben bu işten çok keyif almaya başladım. Bu dönem kapanmak üzere ama sene umutlarımız ve çabalarımız var :) Ufukta yeni arkadaşlıklar ve çalışmalar gözüküyor. Elveda geçen zor günler merhaba yeni ufuklar...

Bir de bal kabağının gülümsemesi yok mu, alır beni benden!

Anne: Neden babanla bağırarak konuşuyorsun oğlum?
Bal kabağı: ......... yapmama izin veymedi o yüzden taytışıyoyum, babamla taytışıyoyum

12 Nisan 2010 Pazartesi

Haftasonu ne yaptık?

Burada güneş kadar değerli bir başka şey yok!! Azıcık gösterse yüzünü herkes cümbür cemaat park bahçe bulvar nereyi bulsa oraya yayılıyor... Bahar geldi, güneş var dedimse havalar daha 10lu derecelerde...

Bastonlu Puşkin Amcanın ayağına basan bir cücük...

Buraya geldiğimiz her seferde kuşları yakalamak gibi bir görev edindi ama bugün onlara yem veren bir küçük hanımın uyarısıyla 3-5 dakika duraksadı!!!

Bahçemize de bahar geldi ama pislikten görünmüyordu, biz de ana oğul bir huşuğ içinde temizledik toprağı ve şimdi temiz temiz bekliyoruz baharı....







Bu da evimizdeki bahar habercisi!!! Benim ellerimde hala yaşamayı başaran ve hatta çiçek açma evresine gelen menekşelerimden biri :)

Notcuklar:
1. Resimleri çeken kişi, tabii ki ailemizin toprakla uğraşmaktan hazetmeyen ferdi sevgili eşim
2. Fotoğraflarda Puşkin'in yanında oturan amcanın kim olduğunu öğrendiğimde yazacağım!
3. Menekşeleri taaa uzakta otursalarda binbir eziyetle getirip diken babaannemiz(kayınvalidem) ve halamız(görümcem)

10 Nisan 2010 Cumartesi

Özlediklerime...

Yaşam sebeplerim...

Bal kabağım artık rus ismine de iyice alıştı. Kak tebya zovut? diye soran parktaki bebelere hemen cevap veriyor. Hatta adını mıknatıslı harflerle kendi yazıyor, soyadına yardım alıyor.



Annesi hayatı ciddiye alan, ciddi ciddi yaşayan biri, bu nedenle ara sıra maymunlukları tutuyor ama oğlunun kendine benzememesi için (sadece ciddiyet konusunda !!) her fırsatta onu maymun ediyor :))


Çekirdek aile... (Anne hep böyle pür makyaj mı dolaşır evde?!!!)


8 Nisan 2010 Perşembe

Karlar ülkesine bahar geldi

Bahara erişene kadar geçirdiklerimizin kaydıdır. Umut ediyorum ki bir daha böyle bir kış geçirmeyelim.

Bu sene boyunca içip bitiremediğim ilaçlar ve hala yerleri acıyan iğneler,
(hala da içiyorum)

İlaçları içme sebebimdir bu pembe ilaçla işaretlenmiş yaralar,

Bal kabağımın nefesinin daralmasıyla soluğu ikinci kez hastanede aldık; nedir, nedendir şu an onlarla uğraşmaktayız ama doktor raporları yerine aşağıdaki resimdeki mutluluk anlarını daha çok resimlemekle uğraşsaydık keşke,

Allerjik durumlar nedeniyle kızımız artık bizimle yaşamıyor, sağolsun babaanne ve halamız zor koşullarına rağmen Mıncır'ı evlerine aldılar ve hatta bizden daha iyi bakıyorlar